CANAN DAGDELEN, UZAM VE BELLEK ÜZERINE

Liane Lefaivre

Viyana 2012

CANAN DAĞDELEN, UZAM VE BELLEK ÜZERINE

Bellek konusunda yaptığı çalışmayla Nobel Ödülü kazanmış olan moleküler biyoloji uzmanı Eric Kandel’in tüm bellek formları içinde en çok ilgisini çeken uzamsal bellek olmuştur. Bu ilginin başlıca nedenlerinden biri, otobiyografi ile çalıştığı bilimsel alanının tarihini birleştirdiği In Search of Memory i (Belleği Ararken) adlı kitabında açıkladığı gibi, yaşadığı çok büyük bir kayıp. Kandel, 1938’de, daha küçük bir çocukken, ailesinin daha sonra Yahudi soykırımına yol açacak olan Viyana’daki antisemitizmden Amerika Birleşik Devletleri’ne kaçması sonucu memleketinden ayrı düşmüştü. Bütün hayatı boyunca, bir zaman, bir dünya, bir halk ve bunların oluşturduğu bir yer hissini kaybetmiş olma duygusundan kurtulamamıştı.

Uzamsal belleğin Kandel için bilhassa önemli olmasının başka nedenleri de var. Kandel, uzamı canlandırma becerisinin zihinlerimizde yer aldığı fikrinin yeni olmadığına dikkat çeker. Bu fikrin temeli, insanların “uzam ve zamanı düzene sokma prensipleriyle doğmaları nedeniyle, diğer duyular uyandırıldığında –ki bunlar nesneler, melodiler ya da dokunsal deneyimler olabilir– bu duyuların otomatikman uzam ve zamanla belirli şekillerde bütünleştiklerini” düşünen Kant’a kadar uzanır.

Belki de bu derin bilişsel etki nedeniyle uzamsal anılar böylesine empati uyandırıyor. Koku ve ses duyumları, tatlar ve dokular anılara neden olur. Ama tersi doğru değildir. Mimari ortamları zihnimizde yeniden oluşturabildiğimiz gibi duyumları da zihnimizde yeniden yaratamayız. Ayrıca, mimari mekanlar rüyalarımızda çok canlı biçimde karşımıza çıkarken sesler, kokular, tat ve dokunma duyumları çıkmazlar.
Read more…